29 Haziran 2010 Salı

Dance and Love



du cirque de demain'de sahne alan iki sanatçı.
Sébastien Soldevila ve Mimi Bonnavaud

Fazla söze gerek yok.
kesinlikle izlenmesi gereken bir sahne şovu..

26 Haziran 2010 Cumartesi

Candan.

Bugün yolda giderken eski albümlerimi karıştırıyordum. Candan Erçetin albümü geldi elime. Başlattım ve dinlemeye başladım..
Söööz vermiştiiin banaaaa... işte o ses..!

Candan Erçetin, bu ülkedeki en kaliteli sanatçı deseler buna itiraz etmem.
Ses,görüntü, asalet ve daha birçok şeyi barındırıyor. İyi ki böyle bir sanatçıya sahibiz.

Ve benim en derinden etkileyen şarkısı "söz vermiştin" i paylaşmak istiyorum.
Söz verenler ve gidenler bıraktıkları miraslarıyla birlikte kederli yılları yıkarlar eski aşkları üzerine..

Kaç yıl geçti bak hala
Son bakışın miras bana
Saklı duruyor ne fayda
Bıraksaydın solsaydık

Son kısım..

Bir zaman bir yerde
Buluşuruz yolu yok bunun
Kavuşuruz yolu yok bunun
Görülecek günü geldikçe

Acı çeken ve çekmiş tüm bay ve bayanlara gitsin ....

Candan Erçetin-Söz vermiştin

Öğrendik ki

Öğrendik ki....
Bir tek insanın bize ''iyi ki varsın'' demesi, varolduğumuz için mutlu olmamızı sağlar....

Öğrendik ki....
Kibar olmak, haklı olmaktan daha önemlidir.
...
Öğrendik ki....
Hayat şartları bizi ne kadar ciddi görünmeye zorlasa da hepimiz çılgınlıklarımızı paylaşacak birini arıyoruz....

Öğrendik ki....
Bazen tek ihtiyacımız olan bir el ve bizi anlayacak bir yürektir.....

Öğrendik ki....
Parayla ''klas insan'' olunmuyor....



Öğrendik ki....
İnkar edip içimizde sakladığımız şeyler gerçekliğini kaybetmiyor....

Öğrendik ki....
Biriyle dalaştığımızda tek başardığımız onun bize daha çok zarar vermesini sağlamaktır....

Öğrendik ki....
Her yarayı saran zaman değil sevgidir....

Öğrendik ki....
Çabuk olgunlaşmak için zeki insanlardan çevre edinmek gerekir.....

Öğrendik ki...
Karşılaştığımız herkes bir gülüşümüzü hak eder.....

Öğrendik ki....
Hiç kimse mükemmel değildir....

Öğrendik ki....
Hayat zorludur ama biz daha zorluyuz....

Öğrendik ki....
Gülümsemek, daha güzel bir görüntüye kavuşmanın bedava yoludur....

Öğrendik ki....
Hepimiz zirvede olmak istesek de asıl keyif oraya tırmanırken yaşadıklarımızdır....

Öğrendik ki....
Zamanımız ne kadar azsa yapacak işler o kadar çoktur....

Öğrendik ki...
Arkadaşlarımızın değişebileceğini kabul edersek, arkadaş değiştirmek zorunda kalmayız.


Öğrendik ki...
Bir saniyede yaptığınız bir şey size hayat boyu kırık bir kalp bırakabilir.

Öğrendik ki...
Olmak istediğimiz gibi biri olmak bazen hayat boyu sürebilir.


Öğrendik ki...
Yaptıklarımızın sorumluluğu bize aittir, nasıl hissedersek hissedelim.

Öğrendik ki...
Biz davranışlarımızı kontrol etmezsek davranışlarımız bizi kontrol etmeye başlar.

Öğrendik ki...
Bir ilişki ne kadar ateşli şekilde başlasa da, tutku gün geçtikçe söner.
Birbirine gerçekten bağlı olanlar, kalplerindeki sevgi asla sönmeyenlerdir.

Öğrendik ki...
Kahramanlar, doğru şeyi doğru zamanda ve sonuçlarını düşünmeden yapanlardır.

Öğrendik ki...
Adalet parayla sağlanmaz.

Öğrendik ki...
En iyi arkadaşlarımız, birlikte hiçbir şey yapmadan da çok şey yaparak da iyi vakit geçirebildiğimiz kişilerdir.

Öğrendik ki...
Kızmaya hakkımız var ama zalimce davranmaya hakkımız yok.

Öğrendik ki...
Biri bizi istediğimiz şekilde sevmiyorsa bu bizi tüm kalbiyle sevmediği anlamına gelmez.

Öğrendik ki...
Olgun olmak kaç doğum günü kutladığımıza değil, hayatta neler görüp geçirdiğimiz ve bunlardan neler öğrendiğimize bağlıdır.

Öğrendik ki...
Bazen etraftakilerin bizi affetmesi yetmez, bizim de kendimizi affedebilmemiz gerekir.

Öğrendik ki...
Biz ne kadar acı çekiyor olsak da dünya dönmeye devam ediyor.

Öğrendik ki...
Yetişirken ailemiz ve çevremiz bizi etkiler, ama sonunda nasıl biri olduğumuz sadece bize bağlıdır.


Öğrendik ki..
Bazen bir sırrı öğrenmek için ısrarcı olmamak gerekir, öğrendiğimiz şey hayatımızı sonsuza kadar değiştirebilir.

25 Haziran 2010 Cuma


İşyerimiz bir kore firması olduğu için, koreli arkadaşlarla da çalışmak durumundayız.
O kadar sakin ve iyi insanlar ki, bazen koreli olmak istiyordum ta ki, bazı yemek ve tuvalet adaplarının farklı olduğunu görene kadar :D

Yosun , yağsız pilav, makarnamsı yiyecekler diye görülen ve namul,bap, juk vs gakguk isimlere sahip olan şeyleri tüketiyorlar :d Bize de ikram ettiler ama ağız tadımıza uygun olmayanlar da var aralarında. Aslında fena da sayılmaz.
Şahsen onların yerinde olsam ben şöyle mis gibi Türk yemekleri dururken ... yook yook.:D o yosunları yemek hoşuma gitmezdi.


Onlar Türklerle çalışmaktan pek zevk alıyora benzemiyorlar :D Çünkü Türk milleti olarak sesimiz gür çıkar bizim, aşırı sıcak kanlıyızdır. Olay çıkarırız, bağırırız.
Patron 68 yaşında :D TAm bir çılgın . Alkol manyağının teki. :D Özledim ya.

Twilight çılgınlığı


Yahu arkadaş, ne alacakaranlıkmış. Genç kızlar , başroldeki robert patinson'a hasta anladıkta. Erkeklere ne demeli? Açıkçası bu serinin ne kitabını okudum ne de filmlerini izledim. İzleyenleri kınamıyorum ama bu kadar da fanatiklik olmaz kı? Bizim işyerinde erkek ağırlıklı çalışanlar var ve içlerinden bazıları ilk günden eclipse (yani son çıkacak olan ) 'i izlemek için bekliyorlar.

Edward mış, jacop muş.. Bırakın arkadaşlar bu işleri. :D

23 Haziran 2010 Çarşamba

Harika bir spor Windsurf


Eğer canınız bu yaz cidden eğlenmek ve suyla haşır neşir olmak istiyorsa. Benim gibi rüzgar sörfüne başlayın derim. Eğitim için 10 saat ders almanız yeterli. Bunun için eğitim veren bir kaç yer var.
Tuzla dodo’ya gidip rüzgarın ruhunuza işlemesini ve deniz üzerinde ( bazen içinde :P) alçaktan uçmayı tadmanız gerekir. Sörfe yeni başlayacak olanlar için ideali de budur. Başlarda sürekli düşeceksiniz bu canınızı sıkmasın. Bisiklet sürmeyi 5 dk’da mı öğrendiniz :D … Hoca zaten size neyi nasıl yapacağınızı anlatacaktır. Kuralları kavramanız zaman almaz.


Biraz daha ilerleyip akrobatik hareketler yapacağım. :)

viuuuu.....

16 Haziran 2010 Çarşamba

Bernolth



Yalnızca benden kaçma yeter
Boş sözler de etsen duymak istiyorum seni
Sağır olsan gönlüm sözlerini ister
Dilsiz olsan gördüğünü.

Kör olsam, seni görmek isterdim
Sen yanımda yol gösterici oldun
Uzun yolun daha yarısı bile aşılmadı
Bir düşün içinde yaşadığımız karanlığı

'Bırak beni yaralıyım' desen de boşa
Görevden dönülmez, yalnızca ertelenir
Başka bir yerde değil, yalnızca burda

Bilirsin özgür değildir gereksinilen kimse
Gönlüm her şeyden önce seni ister
Biz de diyebilirim, ben yerine.




Bertolt Brecht'in 19 no'lu sonnet isimli şiiri onun Almanya'nın en iyi edebiyatçılarından biri olduğunu ispatı olmak için yeter de artar bile.19. yüzyılın başlarından bu yana birçok şiiri , Türkçe'ye çevrildi. Sovyetler savaşta iken bile tiyatro kurarak sanata olan ilgisinin ne kadar yoğun olduğunu gösterebilmiş birisi Brecht.Zaten sonrasında da bir Sanat Akademisi kurdu kendisi. Kısa ömrünü birçok eser bırakarak giden edebiyatçı Berlin'de kendisinden 15 yıl sonra vefat eşiyle yanyana olan mezarında yatmaktadır.

Mezarlar ürkütücü olarak algılanır. Ancak sevdiği insanla yanyana yatan insanlar sevdiğine öbür dünyada da kavuşmuş olarak düşünülür :) Büyükanne ve büyükbabalarımız için böyle düşünerek avunabiliriz . Herşeyden önce ölümün bile hayırlısı diyelim.

Sevgiyle kalın.

9 Haziran 2010 Çarşamba

The Baseballs :)

Rock'n roll muziği yeni şarkılara uyarlansa nasıl olurdu? The Baseballs tamda bu sorunun karsılığını bize veriyor. Sinirli olarak uyandığım bir sabahta tv kumandasına basmamla karsıma çıkan bir grup baseballs.
Kendimce rock'n roll hem saygı duyduğum hemde dinlemekten zevk aldığım bir müziktir.
Elvis ve beatles olmasa zamanın insanları için büyük eksiklik olurdu bence :)

Grup 2007 yılında berlinde kurulmuş.Başlangıçta Rihanna-Umbrella ve Katy Perry'nin Hot'n cold parçalarını coverlamışlar. HEr ikisini de dinledim. Ve harika buldum.
Kliplerde hepsi ayrı birer elvis gibi :D Eminim çekimlerde eğlenceli geçmistir.
Adeta 50'leri günümüze taşıyan videolarını izlerken epey eğleneceğinizi düşünüyorum.




4 Haziran 2010 Cuma

öfke




Yıldız
Serçe parmağım derinliğindeki zihninin aciz ürünlerinden etrafınaki şakşakçıların et bağlamış dimağlarından daha az tiksiniyor olsam da yine de sana nefretten köpürmeden bakamıyorum.
Güzel
Zaaflarımı örtbas etmek için çabalayacak değilim, ama beni ancak parlak tenin buruşmaya başlayana kadar kandırabilirsin. Gün be gün çürüyüp kokuştukça külahlarımızın nasıl yer değiştireceğini sen de benim kadar iyi biliyorsun, ama uğruna gebereceğin şefkati değil, kustuğum kanları sunacağım sana.
Yağ
Etrafındaki herkesin sınırlarını zorlayan tembelliğin yetmezmiş gibi, bir de alabildiğine yılışık, şımarık tavırlarınla öyle tiksindiriyorsun ki kendinden, seni -bir türlü kopamadığın- uykunda boğmak vicdanımı tırnak kadar zedelemezdi.
Kabuk
Bildiğin ve yapabildiğin, üstüne üstlük doğru kabullendiğin tek şey kendini parlak, süslü, aldatmaca eşyalar ve yumurta kabuğundan ince zihinli insanlarla sarmalamak iken, bir de kalkıp yaşam hakkındaki kof düşüncelerinin bir önemi varmışcasına konuşmaların yok mu!
Koku
İnsanın midesini, zihnini bulandıran şu kokun! Özgürlük zannettiğin aşağılık, fakir, zavallı yaşantının kokusu bu. Fersahlarca kokuyorsun!
Acıma
O kırış kırış gözkapaklarının arasından kanlanmış gözlerinle baktıkça bana, içimdeki son şefkat kırıntılarını da yok ediyorsun. Sana acımıyorum ve acımayacağım. Uğrumda nelerden vazgeçtiğin, ne fedakarlıklar ettiğin umrumda bile değil. Hem, bir karşılık bekliyor idiysen, buna nasıl fedakarlık denir? Sen, koca yalancı, yıllarca kuytundan kopamayayım diye beni sarmaladığın yapışkan ağları paramparça ettim ben! Düş yakamdan!